16 Mayıs 2008 Cuma

Aşk ve Sevgi


"Risk nedir?" diye sorar üniversitede hoca. Talebenin biri de "Risk budur" der ve en yüksek notu alır. Hoca başka bir sınavda aynı soruyu sorar ve aynı öğrenci aynı cevabı verir. Bu sefer en düşük notu alır. Nedenini de şöyle açıklar hoca: "Aynı şartlarda aynı riski ikinci kez göze almak aptallıktır."
Aşık olmak ve sevdiğini sevdiğine söylemek, açıklamak risktir. Sonuçları göze alınabilir. Akademik uzmanımıza göre ikinci kez sevdiğine açılmak pek de akıllıca görünmüyor. Bir psikolog da "Aşk psikolojik bir saplantıdır ve ortalama süresi 2 senedir, karşılıksız ise sönebilir ya da uzayabilir" diyor. Aşk beklenmedik bir anda karşımıza çıkar genellikle. Şarkı ve destanlarda da aşk çoğunlukla zor veya imkansız koşullar içerir. Ayrıca bu duygu yoğunluğu insanı gündelik işlerinden uzaklaştırır, işine veya dersine olan ilgi ve kabiliyetini olumsuz etkiler. Demek ki aşkın belli bir süre içerisinde gerçekleşmesi insanlık için, sosyal hayatta istikrar ve başarı için olumlu bir etki. Diğer taraftan aşk hayatın değişik bir yönü, renkli bir parçası.
Bir insan ömr-ü hayatında bir kere aşık olmuşsa, neticesi ne olursa olsun ömrünün bir noktasına o rengi yerleştirmiştir. Riske girip açılmışsa rengarenk olmuştur. Böyle bir durum "hiç aşk acısı yaşamadım" ifadesinden daha iyidir kanısındayım. Şunu da belirteyim; aşk uğruna bu dünyayı kendine dar edenler bu yazının kapsamı dışında. Zaten o kişilere artık ulaşılamıyor.
"Sevgi" ise aşktan ayrı bambaşka bir olay. Riski yoktur. Acı çektirmez. Biraz çaba ile sonsuza dek sürebilir. Mutlu olma kaynağıdır. Hayatın temelidir. Çeşit çeşittir. Bazen ihtiyaridir, bezen de kendiliğinden gelir. Buradaki nüans hak edene hakkını vermektir. Sevmeyi bilmek, sevebilmek, korkmadan karşılık beklemeden sevmek... Gönül ağacını sevgiyle beslemek umuduyla...

Hiç yorum yok: